Geçmişten Günümüze Minareler: Babür ve Timur Üslubu
Babür İmparatorluğu’nun son büyük Müslüman hanedanlığı olduğuna inanıyorsanız, bunu bir kez daha düşünmeniz iyi olabilir. Orta Asya’nın büyük bir bölümüne egemen olan güçlü Müslüman hanedanı Babürlüler ile aynı dönemi paylaşan ve Cengiz Han’ın torunları olan Timurlular ile tanışın!
‘Geçmişten Günümüze Minareler’ serimizin son bölümünde Timurlu hanedanının, ve onların devamı olarak görülen Babür İmparatorluğu’nun tarihi ve bu dönemlere ait mimari eserler ele alınmaktadır.
Büyük Timur İmparatorluğu, genç yaşta aldığı bir darbe sonucunda bir ayağının sakat kalması yüzünden Aksak Timur anlamında gelen Timurlenk olarak da anılan, acımasız fakat tarihin önde gelen fatihlerinden olan Timur tarafından yönetiliyordu. İmparatorluk günümüzde Türkiye, İran, Özbekistan ve Afganistan’ın bulunduğu toprakları da kapsayacak şekilde geniş bir coğrafyada egemenlik kurmuştur.
Timur İmparatorluğu zarif camiler ve kuleler de dahil olmak üzere birçok etkileyici mimari yapısıyla ünlüdür. Dünya çapındaki gelmiş geçmiş en büyük mimari başarılardan biri olarak görülen minareler, zamanının çok ötesine geçen özelliklere ve inceliğe sahiptir.
Timur İmparatorluğu (1370-1507) günümüzde Afganistan, İran ve Irak devletlerinin bulunduğu yerlerde, büyüleyici güzellikte birçok minare inşa ederek Babür İmparatorluğu'na önemli bir miras aktarmıştır. Bu minareler Timur İmparatorluğu’nda inşaat konusunda en üretken yönetici olan Mirza Şahruh döneminde tamamlanmıştır. Her ne kadar Timur İmparatorluğu 1507'de yıkılmış olsa da, Timur’un soyundan gelen Babür, Babür İmparatorluğu'nu kurmuştur. Babürler bugün Hindistan ve Pakistan'ın bulunduğu toprakların büyük kısmında egemenliğini sürdürmüş ve Tac Mahal gibi dünyanın en ikonik yapılarını inşa etmiştir.
Afganistan
Herat Ulu Camii
Herat Afganistan’ın üçüncü büyük şehridir ve 1405 ile 1507 yılları arasında Timur İmparatorluğu’na başkentlik yapmıştır. Herat Ulu Camii de mimari bir şaheserdir.
Herat’ın tam merkezinde bulunan cami 1200’lü yıllarda inşa edilmiştir ve günümüzde hala ibadete açıktır. Birbirinden çarpıcı geometrik şekillerin yer aldığı çinilerle süslü olan cami Babürlülerin ataları Timurluların anısına yapılmış mimari bir başyapıttır. Tarih boyunca meydana gelen silahlı saldırılar sırasında aldığı hasar yüzünden caminin restorasyonu devam etmektedir.
Herat Ulu Camii’nin girişinde, süslü oymalı Mukarnas ve anıtsal kemeri çevreleyen minareler gibi, Timurlu mimarisinin en temel ayrıntılarına şahitlik edebilirsiniz.
Mavi Camii
Bugün Afganistan’ın dördüncü büyük şehri olan Mezar-ı Şerif Büyük Timur İmparatorluğu zamanında da önde gelen şehirlerden biri olmuştur. Şehirde bulunan ve Mezar-ı Şerif Camii olarak da adlandırılan Mavi Cami Timurlular döneminin simgesel özelliklerini barındıran en etkileyici camilerden biridir. Ana girişte koyu kırmızı ve sarı renkler kullanılmıştır. Kubbelerdeki çiniler ise mavinin açık ve canlı bir tonundadır. Fayans işçiliğinin çoğu orijinal olmasa da, turistler caminin Timurlular döneminde nasıl göründüğüne dair fikir edinebilirler.
Musalla Külliyesi Kalıntıları
Afganistan’ın Herat antik kentinde yer alan Musalla Külliyesi Timurlu mimarisinin en büyüleyici örneklerinden biriydi. Yapıdan günümüze yalnızca dört minare kalmıştır. Yapının büyük kısmı yıkılmış olsa da bu haliyle bile cami eğitim, kalkınma ve mimarinin gelişimine öncülük eden Timurluların o dönemdeki gücünü ve etkisini yansıtmaktadır.
Özbekistan
Uluğ Bey Medresesi, Semerkant
Timurlular döneminden kalma medreseler çok güzeldir. Bu yüzden seyahatseverlere Semerkant Medreselerini bizzat gidip görmeleri tavsiye edilmektedir. Uluğ Bey Medresesi Timur Rönesansında inşa edilmiştir ve bu dönemin en ünlü şaheserlerinin başında gelmektedir. Mavi ve altın çinilerle süslenmiş ikonik ön cephenin iki yanında görkemli bir şekilde duran iki minare bulunmaktadır.
Şirdar Medresesi, Semerkant
Uluğ Bey Medresesinin tam karşısında yer alan Şirdar Medresesi, 17. yüzyılda (1619-1636) yapılmıştır. Bu tarihler Timur Rönesansının bitişine denk gelse de yapıda bu döneme ait birçok özelliği görmek mümkündür. Bu yapı, iki kubbesi ve ana girişin üzerindeki parlak turuncu kaplan mozaikleriyle öne çıkmasına rağmen Semerkant'taki daha eski anıtların birçoğu ile benzerdir.
Bibi Hanım Camii, Semerkant
Bibi Hanım Camii Timurlenk’in emriyle yaşça en büyük eşi için inşa edilmiştir. Bir Pers efsanesine göre, caminin adı “Hanımın Tesellisi” anlamına gelmektedir çünkü bina o kadar aceleyle tamamlanmıştır ki Bibi Hanım ölmeden önce onu ziyaret etme şansına sahip olmamıştır. Orijinal binanın depremler yüzünden çöktüğüne ve bugün bulunduğu yerde birkaç kez yeniden inşa edildiğine inanılmaktadır.
Minarenin yüksekliği ve güzelliği yüzyıllar sonra bugün bile sıra dışı olarak değerlendirilmektedir. Birçok tüccar Çin'i doğuda İran ve Mısır’a, batıda ise Akdeniz'e bağlayan İpek Yolu boyunca seyahat ederken Semerkant'taki bu görkemli yapılarda mola verirdi. Köklü geçmişine rağmen cami zamana karşı başarılı bir şekilde direnmiştir. Dünyanın önde gelen mimari başyapıtlarından biri olarak kabul edilen bu cami, birbirinden 300 metreden fazla uzaklıkta yer alan iki anıtsal kemeriyle tanınmaktadır ve şu anda “Kültürlerin Kavşağı Semerkant” olarak bilinen büyük bir UNESCO Dünya Mirası Alanının parçasıdır.
Kok Gumbaz Camii, Şehr-i Sebz
Şehr-i Sebz’in en tanınan camisi olan Kok Gumbaz Camii Timur’un yazlık sarayının yakınında yer almaktadır. Cami inşaatı 1436 yılında, imparatorluğu Şahruh’un yönettiği dönemde tamamlanmıştır. Büyük orta avlu, sivri kemerlerden oluşan bir sıra sütunla çevrilidir ve dört duvarı birbirinden güzel mavi fayanslar süsler. Günümüzde, Kok Gumbaz Camii ile bir dizi yapı bir araya gelerek Şehr-i Sebz’in Tarihi Merkezi olarak bilinen UNESCO Dünya Mirası Alanlarından birini oluşturmaktadır.
Hazreti İmam Camii, Taşkent
Özbekistan’daki modern yapıların birçoğunun yapım amacı eski Timur İmparatorluğu’nun zaferlerle dolu günlerini anmaktır. Hazreti İmam Camii de bu yapılardan biridir. 21. yüzyıl mimarisinin özelliklerini barındıran cami resmi olarak 2007 yılında açılmıştır ve günümüzde bütün Orta Asya’daki en kalabalık nüfusun bulunduğu şehir olan Taşkent’te bulunmaktadır. Yapının mimarisini tasarlayanlar kubbe, mavi çiniler ve anıtsal kapı gibi Timurlu mimarisinin en tipik ayrıntılarını bu camide kullanmıştır.
Babür ve Timur imparatorlukları İslam mimarisinin dünyadaki en etkileyici örneklerine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca Timurlular bugün Özbekistan'daki en çarpıcı camileri yapan Babürlülere özgü mimari özelliklerin çoğunu kendi mimarisine aktarmıştır.
Timur İmparatorluğu’nun ve Timur Rönesansının yansımaları çağdaş Özbekistan'ın genel kültür ve mirasında oldukça belirgindir.
Hindistan ve Pakistan
Büyük Babürlüler 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar geçen dönemde Hindistan’ın büyük bir bölümüne ve İran’a egemen olmuştur. Yönetim şekillerinde en göze çarpan unsur hoşgörü ve dini açıdan çeşitlilik olmuştur. Müslümanlar, Hindular, Sihler ve Hıristiyanlar İslamiyet'in kapsayıcılık ilkesi doğrultusunda huzur içinde bir arada yaşamışlardır. Babürlülerin sanat ve mimariye dokunuşu ise dünyada eşi benzeri olmayan güzellikteki binaların yapılması ile sonuçlanmıştır. Gezginler imparatorluğun etkileyici kalıcı mirasını oluşturan kaleleri, mezarları ve bahçeleri ziyaret edebilmektedir.
Bugün Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'ın bulunduğu toprakların büyük kısmında hüküm süren Babürler, Tac Mahal ve Kızıl Kale de dahil olmak üzere çok sayıda büyüleyici mimari yapı inşa etmiştir. En büyük eserlerinden bazıları gezginlerin keşfederken büyük keyif aldığı güçlü Babür İmparatorluğu'nun gelişim sürecini yansıtmaktadır.
Tac Mahal, Agra, Hindistan
Tac Mahal ünlü Babür şahı Cihan tarafından yaptırılmıştır. Şah Babürlülerin kültürel olarak zirvede olduğu 1628 ile 1658 yılları arasında ülkeyi yönetmiştir. Tac Mahal’in ayrıntılı işlemeleri ve gösterişli detayları imparatorluğun o dönemde ne kadar güçlü olduğunu göstermesi açısından dikkate değerdir.
Babürler, sadece Tac Mahal'i değil, bunun yanı sıra Hindistan, Pakistan ve Bangladeş'te onlarca görkemli yapıyı inşa eden güçlü bir hanedandır. Ayrıca kırmızı kumtaşı ve beyaz mermer gibi malzemeleri karıştırarak İslam ve Hindu mimarisini harmanlamışlardır. Bugün, Babür mimarisi, Hindistan yarımadasındaki en etkileyici üslupların arasında yer almaktadır ve bölgenin en çok ziyaret edilen cazibe merkezlerinden bazıları Ekber Şah, Şah Cihan ve Alemgir Şah gibi Babürlü yöneticilerin dönemlerinden geriye kalan binalardır.
Babür İmparatorluğu'nun yükselişini ve çöküşünü temsil eden üç imparator vardır. Bunlardan ilki Babür İmparatorluğu’nun kurucusunun oğlu olan Ekber Şah’tır. Ülke topraklarını ciddi anlamda genişleten şah gerçek bir fatihtir. Aynı zamanda Hinduizm ve Jainizm de dahil olmak üzere bütün inançları kabul eden hoşgörülü bir yönetici olarak bilinmektedir. Döneminde sanatçıları ve akademisyenleri koruyan şah Babür askeri mimarisinin en büyük eserlerinden birkaçının yapım emrini veren yöneticidir.
Kızıl Kale - Eski Delhi, Hindistan
Kırmızı kumtaşından inşa edilen Kırmızı Kale anıtsal kapılarıyla göz doldurmaktadır ve bu özel malzemeden yapılmış az sayıdaki ikonik binalardan biridir. Agra Kalesi, Delhi Cuma Camii ve Tac Mahal kompleksinin ek yapıları da görülmesi gerekenler arasındadır.
Delhi Cuma Camii - Eski Delhi, Hindistan
Hindistan’ın en büyük camilerinden biri olan Cuma Camii 1656 yılında inşa edilmiştir ve Delhi’de yer almaktadır. Eskiden caminin etrafındaki alan Babür İmparatoru Şah Cihan'ın adını taşıyan Şahcihanâbâd olarak bilinen surlarla çevrili bir şehirdi.
Cuma Camii'nin orta kısmında iki minareli bir ibadet alanı bulunmaktadır. Hemen dışında ise ortada bir çeşmeye ev sahipliği yapan duvarlarla çevrili güzel bir avlu bulunmaktadır. Ayrıca cami Agra’daki kalenin tam karşısına denk gelmektedir.
Vezir Han Camii – Lahor, Pencap, Pakistan
Vezir Han Camii’nin inşaatı 1634 yılında başlamış ve 7 yıldan fazla sürmüştür. Babür İmparatorluğu’nun kültürel açıdan çok ileride olduğu, Şah Cihan’ın ülkeyi yönettiği dönemde yapılan camide canlı renklerle süslenen parlak seramikler kullanılmıştır. Cami tasarımında esas olarak geometrik şekil ve desenlerin yanı sıra çiçek ve bitki motiflerine yer verilmiştir.
Şah Cihan Camii– Thatta, Sind, Pakistan
Pakistan’ın kuzeyinde bulunan Şah Cihan Camii en etkileyici mimari yapıların arasında gelmektedir ve inşaatı 1659 yılında tamamlanmıştır. Bu muazzam ibadethanenin işçiliği ve mimari detayları çarpıcıdır. Caminin iç kısmında kullanılan geometrik desenler ve simetri Babür İmparatorluğu’nun İslam dünyası ile yakından bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır. Camii Babürlülerin en parlak dönemini temsil eden yerlerden biri olması açısından ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir.
Bangladeş
Dakka
Bangladeş’in Dakka şehri Babür egemenliğinin en parlak dönemlerinde imparatorluğun zenginliğine büyük katkıda bulunan ticari merkezlerin arasında yer almıştır. Delhi, Agra ya da Lahor kadar tanınmasa da bölgede Babürlerden kalma görülmeye değer eserler bulunmaktadır.
Sat Gambuj Camii – Mohammadpur
Sat Gambuj Camii (yedi kubbeli camii) Mohammadpur bölgesinde yer alan Dakka şehrinin eteklerinde bulunan, Babür döneminden kalma bir camidir. Cami, Idrakpur Kalesi ile birlikte, Bangladeş’teki Babür dönemi mimari eserlerinin iki muazzam örneğidir. Bölgenin 1600’lü yıllarda Babür egemenliği altında olduğu dönemde inşa edilmiştir. Günümüzde cami Bangladeş ve çevresindeki ülkelere seyahat eden gezginlerin uğrak adreslerinden biridir.
Geniş Hindistan, Pakistan ve Bangladeş topraklarında nefes kesen çok sayıda yapı vardır. Bazıları yıkılmış olsa da bazısı oldukça iyi durumdadır. Camilerden minarelere, heybetli saraylardan kalelere kadar bu yapıların çoğu zamana karşı direnmeyi başarmıştır.
Mimari alanda öne çıkan bu cevherler yalnızca tarihi geçmişleri ile değil, aynı zamanda büyüleyici güzellikleri ile de hayranlık uyandırmaktadır. Bu adreslerden hangisini ziyaret etmeyi seçerseniz seçin görkemli camileri ve farklı mimari üslupları keşfedeceğiniz unutulmaz seyahatinizde size hitap edecek helal özellikli otel, villa ya da daireyi Halalbooking.com adresinden kolaylıkla bulabilirsiniz.