İnanç Yolculukları: Osmanlı'nın İstanbul'u Fethi

29 Mayıs 1453'te (857 H.) 21 yaşındaki II. Mehmed muzaffer Osmanlı ordusunun başında o zaman ki adıyla Konstantinopolis'e girdi. Doğruca Ayasofya'ya gitti, orayı cami ilan etti ve namaz kıldı. O andan itibaren Ayasofya, bakımı için her yıl 14.000 altın duka sağlanan hayır vakfının bir parçası haline geldi.

Bugünün İstanbul ziyaretçileri için Ayasofya Ulu Camii'de namaz kılmak hala İstanbul'daki herhangi bir konaklamanın en unutulmaz deneyimlerinden biri olmaya devam ediyor.

Ayasofya Ulu Camii

Söğüt'te Osmanlı'nın kuruluşundan fethe uzanan yolculuk

Osman bey tarafından devletin Söğüt'teki kuruluşundan fethe uzanan süre hem Sultan İkinci Mehmed hem de Osmanlı İmparatorluğu için uzun ve meşakkatliydi.

Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş öyküsünü dünyanın dört bir yanındaki izleyicilere yeniden yaşatan “Diriliş Ertuğrul” dizisiyle adını herkesin ezberlediği Ertuğrul Gazi'nin oğlu Osman bey tarafından kurulmuştur.

Ertuğrul Gazi'nin Mezarı, Söğüt

Osman Bey'in oğlu Orhan Bey, eski Bizans toprakları üzerindeki kontrolünü giderek artırdı ve 1335 yılında yakındaki Bursa şehrini ele geçirerek Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk başkenti ilan etti.1362 yılında, İmparatorluk güçlendikçe, Orhan Bey'in oğlu I. Murad, Edirne'yi, yeni başkenti haline getirdi. Geleceğin Sultanı 2. Mehmed burada doğdu ve eğitimini burada aldı.

Türkiye'ye gelen ve Osmanlı tarihine ilgi duyan her ziyaretçi, Bursa'da kalmak veya Edirne'yi ziyaret etmek için zaman ayırmalıdır.

Edirne

İlk padişahlar, Bilecik, Bursa ve Edirne'de gezilecek yerler hakkında daha fazla bilgi için özel blog yazımıza göz atın: Ertuğrul'un Mirası: Osmanlı Başkentleri.


II. Mehmed'in Konstantinopolis'e yolculuğu

Çocuk padişah olarak geçirdiği çalkantılı dönem de dahil olmak üzere hükümdarlığının ilk yıllarında zorluklar yaşamış olan 2. Mehmed, Konstantinopolis'i ya da Arap dünyasında bilinen adıyla Kostantiniyye'yi fethedeceği anı titizlikle planlamıştı. Genç yaşına rağmen, stratejik planlaması diplomasiyi askeri güçle birleştirdi. Bu planları arasında Venedik ve Macaristan ile barış antlaşmaları imzalamak ve fetihten bir yıl önce Boğaz'ın Avrupa kıyılarında bugün Rumeli Hisarı olarak bilinen kaleyi inşa etmek ve gemi filosunu güçlendirmek de bulunuyordu.

İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında Rumeli Hisarı

Konstantinopolis, daha önce hiç aşılamamış olan güçlü şehir surlarının sağlamlığıyla ünlüydü. İkinci Mehmed, Macar olduğu tahmin edilen ünlü silah ustası Orban'ı Avrupa'da daha önce görülmemiş büyüklükte bir top dökmekle görevlendirdi. Edirne'de üç ayda yapılan bu eseri oradan yaklaşık 225 km uzaklıktaki Konstantinopolis surlarına taşımak için 60 kadar öküz ve yüzlerce adam gerekmiştir. İkinci Mehmed'in ileri görüşlülüğüne ve parasına sahip olmayan İmparator XI. Konstantin, malzemelerin maliyeti ve talep ettiği yüksek maaş nedeniyle Orban'ı daha önce geri çevirmişti.

Bizanslılar Haliç'in girişini, su yolunu kapatan devasa bir zincirle koruyorlardı. Ancak Sultan Mehmed'in, savaş gemilerini Galata'daki Ceneviz ticaret kolonisi çevresinde özel olarak inşa edilmiş rampalar üzerinde karadan yürütmek gibi dahiyane bir planı vardı.

Stratejik planlamaları işe yaradı ve 55 gün süren kuşatmanın ardından şehrin surları nihayet aşılarak Bizans egemenliği sona erdi ve İstanbul, Müslüman egemenliği altında Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti oldu.  

İstanbul'un şehir surları birçok yerde restore edilmiştir ve günümüzde de etkileyiciliğini korumaktadır.

Fatih Sultan Mehmed'in mezarının bulunduğu Fatih Camii

İstanbul, Asya ve Avrupa’nın kesişme noktasındaki eşsiz konumuyla ziyaretçilerine bugün hala dünya tarihinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gözler önüne seriyor.


İslami çerçevede fethin önemi

Müslümanlar ve Bizanslılar arasındaki savaşlar Hazreti Muhammed'in (S.A.V.) sağlığında başlamıştı. Arap dünyasında Kostantiniyye olarak bilinen başkentin fethiyle ilgili çok sayıda hadis vardır.

 “Onlar [Müslümanlar] savaşacaklar ve ordunun üçte biri kaçacak ve Allah o kaçanları asla affetmeyecektir. Üçte biri öldürülecek ve Allah katında en üstün şehitlerden olacaklar, üçte biri de asla yargılanmayacak ve Konstantinopolis'in fatihleri olacaklardır.” [Muslim]

İstanbul'un 1453'te fethedilmesi, şehrin 1517'de Osmanlı Halifeliği'nin başkenti olması yolunda atılan ilk adım oldu.

Bugün İstanbul'da, Hazreti Muhammed'in (S.A.V.) yakın arkadaşı ve sancaktarı Ebu Eyyub el-Ensari'nin (RA) kabrinin bulunduğu Eyüp Sultan Camii de dahil olmak üzere ziyaret edilebilecek pek çok İslami yer bulunmaktadır.

Eyüp Sultan Camii ve İstanbul'un havadan görünümü

Çok kültürlü metropol İstanbul

Batılı tarihçiler tarafından genellikle 'Konstantinopolis'in Düşüşü' olarak adlandırılan Osmanlı fethi, aslında İstanbul'un konumunda hızlı bir yükselişe işaret etmektedir. Fatih Sultan Mehmed'in ileri görüşlü yönetimi altında İstanbul, Avrupa'nın en büyük şehri haline geldi. Rumları ve Cenevizlileri şehre geri dönmeye teşvik etti, güvenliklerini garanti altına aldı ve sadece ibadet özgürlüğüne izin vermekle kalmayıp Rum Ortodoks Patrikhanesini restore etti ve bir Yahudi Büyük Hahamlığı ile Ermeni Ortodoks Patrikhanesini kurdu.

Ticarete öncelik verdi ama aynı zamanda ceza hukuku için bir kanun ve hükümetin işleyişi için bir anayasa getirerek Osmanlı İmparatorluğu'nun temelini oluşturdu. Yeni başkent gelişti ve matematik, astronomi ve ilahiyat gibi İslami bilimlerde bir eğitim ve mükemmellik merkezi haline geldi. Sultan'ın kendisinin de sanata büyük ilgi duyduğu ve Venedikli ressam Gentile Bellini'ye ünlü portresini yaptırdığı bilinmektedir.

Bugün İstanbul'u ziyaret edenler, muhteşem camileri, anıtları ve müzeleriyle çağlar boyunca korunmuş zengin Osmanlı tarihi karşısında büyüleneceklerdir.

Ayasofya Camii ve İstanbul'un havadan görünümü

Avrupa'ya açılan kapı

Fatih Sultan Mehmed kendisini “iki karanın ve iki denizin efendisi” olarak tanımlarken, İmparatorluğunun Anadolu ve Balkanlar'a, Ege ve Karadeniz'e yayılmasına atıfta bulunuyordu. Fatih ölmeden önce Osmanlı İmparatorluğu, bugünkü Macaristan, Sırbistan, Bosna ve Arnavutluk dahil olmak üzere 2,2 milyon kilometrekareden fazla bir alanı kontrol ediyordu. O zamanlar Trabzon olarak bilinen Karadeniz bölgesini ele geçirdi ve Anadolu ve Kırım'daki topraklar üzerinde genişledi. Hatta Güney İtalya'daki Otranto'ya kadar zafer kazandı.

Sırbistan'ın Niş kentinde Osmanlı mimarisinin bir örneği olan Bali Bey Camii

Osmanlılar, sadece Türkiye'de değil tüm Avrupa'da bugün hala ziyaret edilebilen mimarileri ve kamu binaları geleneğiyle ünlüydü. Osmanlı mirasını keşfetmek için Bosna'nın başkenti Saraybosna'yı ya da büyüleyici Mostar şehrini ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz.

Osmanlı ve Avrupa etkilerinin bir araya geldiği Bosna Hersek'in Mostar kenti