Sıla Yolu için Avrupa'dan Türkiye'ye keyifli güney rotamızı deneyin
Bu yaz Avrupa üzerinden Türkiye'ye bir yolculuğa çıkacaksanız ve biraz vaktiniz varsa, unutulmaz bir deneyim vaat eden bu dolambaçlı rotaya bir göz atın. Bu rota, Avrupalı Türkler için özel olarak hazırlanmış şimdiye kadarki en iyi Sıla Yolu deneyimidir. Memleketinizin özlem duyduğunuz sıcaklığına ulaşmadan önce, doğal güzellikleri ve yüzlerce yıllık tarihi keşfedin.
Önerilen uzun rotamız, sizi Almanya'dan yola çıkarak yedi ülkeye götürerek, Avrupa'nın en güzel şehirlerini, göllerini, kültürünü ve tarihini keşfedeceğiniz heyecan verici bir yolculuğa davet ediyor. Orta, Doğu ve Güney Avrupa'nın otantik güzelliğini hissedin. Almanya'dan başlayan ve Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna, Karadağ, Arnavutluk, Yunanistan'dan geçerek Türkiye'ye ulaşan bu önerilen uzun rotada dilediğiniz yerde ve istediğiniz kadar mola verin. Yolculuğunuz Avrupa'nın başka bir yerinde başlasa bile, Türkiye'ye yapacağınız yolculuk neredeyse kesinlikle Almanya'nın bir kısmından geçecektir. Bu yolculuk, Almanya'nın Ren metropolü Köln'de başlayıp Türkiye'nin büyülü şehri İstanbul'da sona eriyor. İyi yolculuklar! Türkiye'ye dönüş için Sıla Yolu'nda daha kestirme ama yine de rahat bir rota kullanmak istiyorsanız, bu güzergaha bir göz atın veya en kısa güzergah için bu rotayı inceleyin.
Güzergah
1. Köln → Münih - 575 km - 6 saat
2. Münih → Chiemsee - 97 km - 1 saat 11 dakika
3. Chiemsee → Salzburg - 51 km - 39 dakika
4. Salzburg → Wörthersee - 216 km - 2 saat 27 dakika
5. Wörthersee → Lübliyana- 114 km - 1 saat 25 dakika
6. Lübliyana → Split- 467 km - 5 saat
7. Split → Mostar - 166 km - 2 sa 5 dakika
8. Mostar → Saraybosna - 125 km - 2 saat
9. Saraybosna → Podgorica - 230 km - 4 saat 16 dakika
10. Podgorica → Tiran - 160 km - 3 saat 12 dakika
11. Tiran → Berat - 98 km - 1 saat 47 dakika
12. Berat → Elbasan - 69 km - 1 saat 19 dakika
13. Elbasan → Selanik - 361 km - 4 saat 52 dakika
14. Selanik → Gümülcine - 247 km - 2 saat 38 dakika
15. Gümülcine → Dedeağaç - 58 km - 47 dakika
16. Dedeağaç → İpsala - 55 km - 50 dakika
17. İpsala → Tekirdağ - 110 km - 1 saat 20 dakika
18. Tekirdağ → İstanbul - 149 km - 2 saat 30 dakika
Köln
Yolculuğunuza batının güzel şehri Köln’den başlayın. Almanya'nın Ren-Vestfalya eyaletinin en büyük şehri olan Köln hemen hemen her köşede bulunan neo-gotik mimarisiyle tanınmaktadır. Almanya'nın en kalabalık dördüncü şehri olan Köln Orta Çağ'da ve Rönesans döneminde Avrupa'nın en büyük şehirlerinden biriydi.
Şehirde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri Almanya'nın en büyük camisi olan Köln Merkez Camii'dir. 2017 yılında açılan camiinin modern ve zarif bir tasarımı vardır. 1.200 kişiye kadar alabilen cami düzenli olarak yapılan ibadetler için kapılarını inananlara açmaktadır.
Köln'ün en ünlü simge yapılarından biri Köln Katedrali'dir. Gotik tarzdaki bu yapı dünya üzerindeki en büyük katedrallerden biri olduğu gibi çarpıcı mimarisi ve karmaşık vitray pencereleri ile tanınmaktadır. Ziyaretçiler katedralin en üst noktasına tırmanarak şehrin muhteşem manzarasının keyfini sürebilirler.
Bir diğer popüler cazibe merkezi Hohenzollern Köprüsü'dür. Bu tarihî köprü Ren Nehri'nin iki yakasını birbirine bağlamaktadır. Sanat ve tarih ile ilgilenenler ise mutlaka Ludwig Müzesi'ne gitmelidir. Müzede Picasso, Warhol ve Lichtenstein'ın eserleri de dâhil olmak üzere etkileyici bir modern ve çağdaş sanat koleksiyonu vardır. Roma-Germen Müzesi şehrin Roma döneminden Orta Çağ'a kadar uzanan dönemdeki tarihini gözler önüne seren bir diğer popüler müzedir.
Köln renkli binalar, kafeler ve restoranlarla çevrili dar sokakları olan büyüleyici eski kent bölgesi ile de bilinmektedir. Alter Markt tarihî binaları ve canlı pazarı ile tanınan eski kent bölgesinde popüler bir meydandır.
Köln'de harika bir otelde bir gece konaklayın.
Köln konaklamanızdan sonra, güneye doğru, yaklaşık 575 kilometrelik bir mesafede bulunan Münih'e gitme zamanı gelmiştir. Münih’e varmadan önce Almanya’nın görülmeye değer yerleri arasında en ünlülerinden biri olan ve Schwangau’da yer alan “masalsı kale” Neuschwanstein’a mutlaka uğrayın.
Münih
Bir sonraki durak, zengin tarihini, kültürel mirasını ve güzel atmosferini keşfetmek isteyen gezginler için sıcak ve davetkar bir ortam sunan hareketli Bavyera başkenti Münih'tir. Çeşitlilik içeren nüfusu ve Müslümanların ihtiyaçlarını karşılayan artan sayıda tesisi ile Münih Müslüman dostu bir deneyim arayanlar arasında her geçen gün daha popüler bir adres haline gelmektedir.
Münih şehrin simgeleri olan Frauenkirche, Nymphenburg Sarayı ve BMW Müzesi gibi mimarî harikalarıyla bilinmektedir. Ayrıca ziyaretçiler Münih'in merkez meydanı olan Marienplatz'ın canlı atmosferinin keyfini çıkarabilir ve ünlü Glockenspiel gösterisini izleyebilirler.
Münih'te Müslümanların namaz kılabileceği camiler olduğu gibi Müslümanlara yönelik farklı hizmetler de sunulmaktadır. Sendling bölgesinde bulunan Münih İslam Merkezi Almanya'nın en büyük camilerinden biridir ve ziyaretçilere açıktır. Şehrin farklı köşelerinde daha küçük camiler ve ibadet mekânları olduğu için ibadet edeceğiniz yere kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Münih'te birbirinden cazip alışveriş mekanları da vardır. Kaufingerstrasse ve Neuhauser Strasse uluslararası markalar, yerel butikler ve özel mağazalara ev sahipliği yapan hareketli bir alışveriş bölgesidir. Şehrin mutlaka gezilmesi gereken Viktualienmarkt gibi geleneksel pazarlarında taze ürünler, baharatlar ve hediyelik eşyalar satılmaktadır.
Şehirde Türk kebap çeşitlerinden Orta Doğu mutfağının enfes lezzetlerine kadar farklı damak tatlarına uygun helal yiyecekler bulmak mümkündür. Schwanthalerhöhe ve Sendlinger Tor gibi popüler adresler birbirinden leziz yemekleri deneyebileceğiniz helal restoranlarıyla ünlüdür.
Münih'teki seçkin otellerimizden birinde konaklayın.
Münih'te birkaç gün kaldıktan sonra 97 km'lik bir sürüş mesafesinde bulunan Chiemsee'ye gitmek için yola koyulabilirsiniz.
Chiemsee
Bavyera Denizi olarak da adlandırılan Chiemsee Bavyera'nın güneydoğusunda bulunmaktadır. Güneyinde dağların, çok yakınında tekne ile kolaylıkla ulaşılabilen iki muhteşem adanın ve keşfedilmeyi bekleyen birkaç köyün olduğu Chimsee yağlı tabloları andıran güzelliktedir.
Chiemsee'nin mükemmel berrak suları yüzebileceğiniz, tekne gezisine çıkabileceğiniz ya da kıyısında oturarak dinlenebileceğiniz büyüleyici bir doğal güzelliğe sahiptir. Ziyaretçiler ayrıca Versay Sarayı'ndan esinlenilerek Kral II. Ludwig tarafından yaptırılan büyük bir sarayın bulunduğu Herrenchiemsee adalarını ve tablolardaki gibi güzel bir Benedict manastırına ev sahipliği yapan Frauenchiemsee'yi keşfedebilirler.
Chiemsee'de konforlu ve uygun fiyatlı otellerden misafirhanelere kadar çok farklı konaklama alternatifleri mevcuttur. Helal yemek seçenekleri sınırlı olsa da oteller vejetaryen seçenekler ve deniz ürünlerinin yanı sıra Müslüman misafirlere uygun yemekler de sunmaktadır. Bunların yanı sıra bir villada kalırsanız veya yemek pişirmek için gerekli olanakların olduğu bir karavanınız varsa, yakındaki kasabalarda, Müslüman gezginlerin helal ürünler satın alıp yemeklerini hazırlayabilecekleri birkaç süpermarkete giderek ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
Chiemsee'de ibadet edebileceğiniz kapalı bir mekân olmasa da göl çevresindeki büyüleyici doğanın içinde kendinize sakin bir yer bularak namazınızını kılabilirsiniz. Rosenheim ve Traunstein gibi yakın kasabalarda ise ziyaretçilerin namaz kılabileceği camiler vardır. Namaz vakitlerini önceden planlayarak en yakın caminin nerede olduğunu önceden öğrenirseniz zorluk çekmezsiniz.
Nefes kesen manzaraları, büyüleyici köyleri ve açık hava etkinlikleri ile ünlü olduğu için çevredeki kırsal bölgeyi mutlaka keşfetmeniz tavsiye edilmektedir.
Chiemsee'de muhteşem bir otelde kalın.
Bir sonraki durağınız olan Salzburg için yola koyularak sadece 39 dakikalık kısa bir sürüşün ardından Avusturya sınırına doğru ilerleyebilirsiniz.
Salzburg
Avusturya Alpleri'ne gizlenmiş büyüleyici Salzburg şehri, tarih, kültür ve doğal güzelliği bir arada sunduğu için Müslüman gezginlere keyifli bir deneyim vaat etmektedir.
Salzburg'un UNESCO Dünya Mirası listesindeki Eski Kent bölgesinde büyük Salzburg Katedrali ve Hohensalzburg Kalesi de dâhil olmak üzere mimarî şaheserler vardır.
Mirabell Sarayı ve Bahçeleri sükûnet sunarken Salzburg Müzesi şehrin tarihî ve sanatsal yönünü sergilemektedir. Şehrin en meşhur yeri müzeye dönüştürülen, ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart'ın doğduğu evdir.
İtzling bölgesindeki Salzburg İslam Kültür Merkezi'nde ibadet edebileceğiniz mekanlar vardır. Namaz vakitlerini kontrol etmeniz ve ibadet yerleri ile ilgili olarak önceden bilgi edinmeniz önerilmektedir.
Salzburg'da helal ya da vejetaryen yemeklerin sunulduğu restoranlar bulmak mümkündür. Eski Kent bölgesini keşfederken Orta Doğu, Akdeniz ve Asya mutfakları da dahil olmak üzere dünya mutfağının önde gelen lezzetlerini bulabileceğiniz çok sayıda mekan ile karşılaşacaksınız. Güler yüzlü personel talep üzerine memnuniyetle belirli ihtiyaçlara uygun yemekler hazırlamaktadır.
Salzburg'un yakınındaki Alpler yağlı boya tabloları andıran dağ manzaralarının yanı sıra yürüyüş ve kayak yapma fırsatını sunmaktadır. Sakin gölleri ve büyüleyici köyleri ile insana huzur veren Salzkammergut bölgesi şehir hayatından uzaklaşarak doğal bir ortamda soluklanma imkanı sunmaktadır.
Salzburg'daki seçkin otellerimizden birinde konaklayın.
Ardından ülkenin diğer ucunda, arabayla 2 saat 27 dakika mesafede bulunan Wörthersee'ye gitmek üzere kısa bir yolculuk sizleri beklemektedir.
Wörthersee
Avusturya'nın güneyinde yer alan Wörthersee doğal güzelliği, kültürel mirası ve huzurlu ortamıyla nefesleri kesen büyüleyici bir göldür. Eşsiz manzaralar, berrak turkuaz sular ve etrafı çevreleyen görkemli Alpler rahatlama, huzur ve manevi bir yenilenme arayanlar için ideal bir sığınaktır.
Wörthersee'nin dingin atmosferi açık hava etkinlikleri ve eğlence amaçlı aktiviteler için sayısız fırsat sunmaktadır. Ziyaretçiler göl çevresinde yavaş tempoda yürüyüşe çıkabilir, serinlemek için el değmemiş sulara dalabilir ya da kumdan plajlarda dinlenmeyi seçebilir. Çevredeki dağlar o kadar güzeldir ki arabayla gezmeye çıkabilir ve yakındaki parkurları keşfedebilirsiniz. Müslüman gezginler nefes kesen manzaralar eşliğinde huzur ve sakinliği deneyimlerken bir yandan doğal harikaların tadını çıkarabilirler.
Yörenin kültürel unsurlarını keşfetmek isteyenler ise Wörthersee ve çevresindeki birbirinden şirin köylerin zengin tarihine ve mirasına yakından şahitlik edebilirler. Bölgenin mimarî ve sanatsal mirasını sergileyen tarihî simge yapılarını, kalelerini ve kiliselerini mutlaka keşfetmelisiniz. Wörthersee'nin yakınında bulunan ve iyi korunmuş Orta Çağ binaları ve müzeleri ile öne çıkan Klagenfurt kasabasının eski kent bölgesinde Avusturya tarihi ve kültürü hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Geleneksel Avusturya mutfağında domuz eti ve helal olmayan başka gıdalar da tüketilmektedir. Buna rağmen bölgedeki birçok restoranda vejetaryen ve deniz ürünleri seçenekleri mevcuttur. Dolayısıyla dinî inancınızdan ödün vermeden yerel lezzetlerin tadını çıkarmanız mümkündür.
Wörthersee'deki seçkin otellerimizden birini seçin.
Sonrasında arabayla 1 saat 25 dakika sürerek sınırın ötesindeki, Slovenya'nın başkenti Lübliyana‘ya gitmek üzere yola koyulma zamanı gelmiştir.
Lübliyana
Tarihî simge yapıları, zengin kültürü ve misafirperverliği bir arada sunan, küçük ama şirin bir şehir olan Lübliyana ziyaretçilerine keyifli ve kapsayıcı bir deneyim sunmaktadır. Bu güzel şehir yayaların rahatlıkla gezebileceği sokakları, yeşil alanları ve güzel mimarisiyle tanınmaktadır.
Lübliyana'nın zengin tarihi ve kültürel mirasına, iyi korunmuş mimarisi ve simge yapılarında tanıklık edebilirsiniz. Şehrin Arnavut kaldırımlı sokakları ve Barok tarzı binaları ile beğeni toplayan Orta Çağ'dan kalma eski kent bölgesi ziyaretçileri büyüleyici ara sokaklarını ve tarihî yerlerini keşfetmeye davet etmektedir. Lübliyana Kalesi, Üçlü Köprü ve nefes kesen Ejderha Köprüsü gibi şehrin önemli simgeleri mimarisiyle beğeni toplarken gezginlerin birbirinden güzel fotoğraflar çekmesine fırsat sunmaktadır.
Diğer inananlar ile bir araya gelerek dinî ibadetlerinizi yapıp manevi anlamda huzurlu hissedebileceğiniz İslam Dini ve Kültür Merkezi'ni ziyaret edebilirsiniz. Yöredeki Müslüman cemaati için önemli bir mekân olan bu merkezde diğer Müslümanlarla görüşebilirsiniz.
Doğaseverler Lübliyana'nın yeşil alanlarını ve doğal harikalara yakın konumunu takdir edeceklerdir. Şehir dinlenebileceğiniz ve açık hava etkinliklerinde bulunabileceğiniz huzurlu bir ortam sunan Tivoli Parkı gibi sayısız parkıyla ünlüdür. Bunun yanı sıra nefes kesen manzaraların, yürüyüş parkurlarının ve güzel doğanın tam ortasında manevi huzur veren Bled Gölü ve Triglav Milli Parkı yalnızca kısa bir sürüş mesafesindedir.
Lübliyana'nın aynı zamanda çeşitlilik içeren ve dolayısıyla farklı beslenme ihtiyaçlarını da karşılayan bir mutfağı vardır. Geleneksel Slovenya mutfağında helal olmayan gıdalar olsa da dünya mutfağından helal lezzet alternatiflerini kolaylıkla bulabileceğiniz restoranlar da mevcuttur. Orta Doğu ve Akdeniz mutfağından vejetaryen ve deniz ürünleri ile hazırlanan yemeklere kadar uzanan yelpazede birbirinden lezzetli helal yemekleri deneyebilir ve farklı damak tatlarına uygun birçok seçeneğin tadına bakabilirsiniz.
Lübliyana'daki seçkin otellerimizden birinde kalın.
Lübliyana'yı gördükten sonra arabayla yaklaşık 5 saatlik mesafede, Hırvatistan sınırının ötesinde bulunan Split'e gitmek için doğuya doğru yola koyulma zamanı gelmiştir.
Split
Bir sonraki varış noktası Hırvatistan'ın harika Dalmaçya kıyılarında yer alan ve tarihi, doğal güzelliği ve sıcak Akdeniz ortamını büyüleyici bir şekilde harmanlayan Split'tir. Hırvatistan'ın en büyük ikinci şehri olan Split cennet gibi kıyılarıyla ahenk içinde olan ve gezginlere unutulmaz bir deneyim sunan zengin kültürel ve mimarî harikalara ev sahipliği yapmaktadır.
Müslümanlar Split'in ihtiyaçlarını karşılayan olanaklarıyla oldukça misafirperver ve kapsayıcı bir tatil adresi olduğunu görecektir. Helal sertifikalı restoranlar sınırlı olsa da vejetaryen yemekler, deniz ürünleri ve dünya mutfağından İslamiyet’e uygun yemeklerin sunulduğu çok sayıda restoran vardır.
Hem UNESCO Dünya Mirası Alanı olan, hem de dünyanın en iyi korunmuş Roma dönemi yapılarından biri olan tarihî Diocletianus Sarayı, Split'in tam merkezinde bulunmaktadır. Görkemli mimarisi ve dolambaçlı sokakları ile bilinen bu etkileyici kompleks bir tarih ve kültür hazinesidir. Antik duvarlarını gördüğünüzde büyüleneceğiniz kompleksin batı kısmında bulunan Jüpiter Tapınağı'nı ziyaret edebilir ve Peristil adı verilen açık avlusunda düzenlenen kültürel etkinliklere ve performanslara katılabilirsiniz. Roma, Orta Çağ ve Rönesans mimarisinden eşsiz izler taşıyan saray gezginlerin keşfedebileceği büyüleyici bir atmosfer yaratmaktadır.
Sarayın ötesinde ise Split yine nefes kesen doğal manzaralar ve masmavi Adriyatik Denizi manzarasını sunmaktadır. Yemyeşil bir park ormanı olan Marjan Tepesi doğanın içinde huzur arayanlar için harika bir sığınak gibidir. Yürüyüş parkurları şehrin ve sahil şeridinin panoramik manzarasını sunduğu için kendi içinize dönmeniz ve tefekkür etmeniz için ideal bir manevî atmosfer sunmaktadır. Çok yakında bulunan Bacvice Plajı gibi popüler plajlarda rahatlayabilir, güneşin, kumun ve berrak suların keyfini çıkarabilirsiniz.
Split manevi ihtiyaçlarını da önemseyen gezginler için oldukça caziptir. Müslümanların ibadet edebileceği ve yöredeki Müslüman cemaat ile bir araya gelebileceği Split İslam Merkezi de dâhil olmak üzere şehirde birkaç cami ve İslam merkezi vardır.
Split şehrindeki seçkin otellerimizden birinde konaklayın.
Ardından Split’ten arabayla 2 saat 5 dakika uzaklıkta bulunan, Bosna'nın Mostar şehrine gitmek için yola çıkabilirsiniz.
Mostar
Bosna-Hersek'in güneyinde yer alan büyüleyici şehir Mostar, muazzam güzelliği, etkileyici tarihî dokusu ve kültürü ile gezginlere unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Osmanlı ve Avrupa etkilerinin uyumlu bir şekilde bir arada gözlemlenebildiği şehirde dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçileri sıcak bir şekilde karşılayan ve İslam mirasını koruyan bir Müslüman topluluğu vardır.
Mostar'ı cazip yapan yerlerin başında UNESCO Dünya Mirası Alanı olan mimarî şaheser Mostar Köprüsü gelmektedir. 16. yüzyılda inşa edilen ve günümüzde şehrin çok kültürlü geçmişinin bir sembolü olmaya devam eden bu köprü hem yerli halk hem de turistler için bir buluşma noktasıdır. Köprünün üzerine çıktığınızda bölgenin tarihî ve kültürel açıdan önemine katkıda bulunan turkuaz Neretva Nehri'nin nefes kesen manzarasına şahitlik edebilirsiniz.
Büyüleyici eski kent bölgesinde dolanırken şehir manzarasını süsleyen birkaç güzel camiyle karşılaşacaksınız. Bunlar arasında namazınızı sükûnet içinde kılabileceğiniz ve manevi dünyanızı zenginleştirebileceğiniz Koski Mehmed Paşa Camii de vardır. Kendine özgü minaresi ve karmaşık mimarî detayları sizi bölgenin zengin İslam mirasını keşfetmeye ve Mostar'ın manevi özünü kucaklamaya davet etmektedir.
Mostar Müslüman gezginleri misafirperver bir şekilde karşılayarak İslamî gelenek ve göreneklere saygı duyulan bir ortam sunmaktadır. Şehirde bulabileceğiniz helal yemek seçenekleri boldur. Dolayısıyla beslenme tercihleriniz doğrultusunda otantik Bosna mutfağının tadını çıkarabilirsiniz. Çok sayıda helal sertifikalı restoran ve kafede Bosna'ya özgü cevapi (ızgara köfte) ve börek gibi lezzetler bulunduğu için yerel lezzetlerin tadını dilediğinizce çıkarabilirsiniz.
Dahası yerli halkın sıcaklığı ve misafirperverliği Mostar'ın cazibesine katkıda bulunmaktadır. Kapsayıcı zihniyetleriyle gurur duyan yerli halk çeşitliliği kucaklamakta ve barış içinde bir arada yaşamayı önceliklerinden biri olarak değerlendirmektedir. Yerli halkla etkileşim kurarak hem şehrin İslam mirasına dair anlayışınızı derinleştirebilir, hem de kültürel alışverişlerde bulunma şansı elde edebilirsiniz. Yörenin yerlileri ile iletişim kurmak onlar arasında da derin bir takdirle karşılanmaktadır.
Şehrin sınırlarının ötesinde keşfedilmeyi bekleyen doğa harikaları vardır. Mostar'ın çevresinde maceracı gezginlerin keyfini sürebileceği ve çeşitli açık hava etkinlikleri sunan büyüleyici dağlar, tertemiz nehirler ve nefes kesen manzaralar vardır. Gür yeşillikler arasında yürüyüş yapmaktan, coşkun nehir sularında rafting yapmaya, berrak sularda yüzmeye çok farklı etkinlik imkanı sunan Mostar'da dengeli ve zenginleştirici bir gezi deneyimleyebilirsiniz çünkü şehir hem doğal güzelliği, hem de zengin İslam mirası ile ön plana çıkmaktadır.
Mostar'daki helal özellikli otellerimizden birini seçin.
2 saatlik bir sürüşün ardından Bosna'nın başkenti Saraybosna'yı ziyaret etme zamanı gelmiş demektir.
Saraybosna'ya giderken “kuzu tandırın Balkanlar'daki adresi” olarak da bilinen Jablanica'da mutlaka mola vermelisiniz. Bir porsiyon lezzetli jagnjetina (kuzu şiş) yer yemez enerji dolacağınız için sonrasında Saraybosna'ya uzanan yolculuğunuza devam edebilirsiniz. Bu yol sizi Balkanlar'daki Osmanlı köprü mimarisinin harika bir örneği olan ve 1682 ile 1683 yılları arasında Ali-aga Hasečić tarafından hafif sivri altı taş kemerin üzerine inşa edilen ünlü Eski Köprü'yü görmek için mutlaka uğramanız gereken Konjic'e götürecektir.
Saraybosna
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna Müslüman gezginler için büyük önemi olan, büyüleyici bir kenttir. "Avrupa'nın Kudüs'ü" olarak bilinen Saraybosna zengin bir İslamiyet mirasına, canlı bir Müslüman topluluğuna ve kültürlerin ve geleneklerin kusursuz bir birlikteliğine ev sahipliği yapmaktadır.
Saraybosna'nın tarihî açıdan önemli bir şehir olması zengin mirası ve İslamî yapılardan oluşan gizli hazinesi ile ilgilidir. Şehirde her birinin kendine özgü bir atmosferi olan çok sayıda cami mevcuttur. 16. yüzyıldan günümüze ulaşan ve yöredeki Müslüman cemaat için manevi açıdan önemli bir yer olan Gazi Hüsrev Bey Camii mimarisiyle de görenleri kendine hayran bırakan bir eserdir. Hayranlık uyandıran avlusu, zarif minaresi ve incelikli iç tasarımı ziyaretçileri tefekkür edebilecekleri ve manevi dünyalarını zenginleştirmeye uygun ibadetlerde bulunabilecekleri sakin bir atmosfer yaratmaktadır.
Şehrin Başçarşı olarak bilinen Osmanlı döneminden kalma çarşısı şehrin simgelerinden Sebil Çeşmesi ile ünlüdür.
Burası aynı zamanda tarihin izlerini sürebileceğiniz hareketli bir merkezdir. Günün her vaktinde cıvıl cıvıl olan pazarda çeşitli geleneksel el sanatları örneklerini, otantik Bosna mutfağı lezzetlerini ve İslam eserlerini bulabilirsiniz. Dar sokaklarında dolaşırken soluklanmak için bir mekâna oturabilir, taze demlenmiş ve Bosanska adı verilen Boşnak kahvesinin tadını çıkarabilir ya da ćevapi (ızgara köfte), börek ve baklava gibi yerel lezzetleri tadabilirsiniz. Başçarşı'da ayrıca yetenekli ustaların güzel bakır eşyalar yaptıkları ve geleneksel İslamî hat sanatını icra ettikleri atölyeler bulunduğu için çarşının eski el sanatlarının korunmasına katkıda bulunduğu açıktır.
Başçarşı'nın sebili olarak da bilinen Sebil Çeşmesi karmaşık ve süslü işçiliği ile beğenilen bir çeşmedir. Bosna Savaşı sırasında Boşnaklara liderlik eden, yeni bağımsız Bosna Hersek Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı olan ve “Bilge Kral” olarak anılan Aliya İzzetbegoviç'in mezarını ziyaret edebileceğiniz Kovacı Mezarlığı (Şehit Mezarlığı) çeşmeye birkaç dakikalık yürüme mesafesinde bulunmaktadır.
Ayrıca Başçarşı'nın yanındaki Miljacka Nehri üzerindeki bir Osmanlı köprüsü olan ve Princip Köprüsü olarak da bilinen Latin Köprüsü'nü mutlaka ziyaret edin. Latin Köprüsü 28 Haziran 1914 tarihinde Bosnalı Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip'in Avusturya-Macaristan tahtının varisi Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand ve eşi Sophie'ye suikast düzenlediği yerdir. Bu I. Dünya Savaşı'nın başlamasını hızlandıran olaydı.
1990'ların başında gerçekleşen Saraybosna Kuşatmasında kritik bir önemi olan Tünel Spasa (Umut Tüneli) şehrin sakinlerini dış dünyaya ve yaşama bağlayan bir yeraltı tünelidir. Tünel yiyecek, tıbbi malzeme ve mühimmatın şehre taşınmasına, insanların şehirden kaçmasına ve temel hizmetlere erişmesini sağlayan hayatî bir tedarik yolu olarak hizmet etmiştir.
Saraybosna'nın çok kültürlü tarihi İslamiyet, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan üslubunun çarpıcı örneklerini içeren mimarisine de yansımaktadır. Bosna-Hersek'in en büyük katedrali olan Kutsal Kalp Katedrali şehirdeki farklı inançların uyumlu bir şekilde bir arada yaşamasını simgeleyen tarihî Gazi Hüsrev Bey Camii'nin yanında tüm görkemiyle durmaktadır.
İslamiyet'e uygun bir şekilde beslenme düzeni göz önünde bulundurularak hazırlanan geleneksel Bosna yemeklerinin sunulduğu çok sayıda restoran ve kafede birbirinden leziz helal yemeklere kolayca ulaşabilirsiniz. Saraybosna enfes ızgara etlerden ağız sulandıran hamur işlerine kadar, yemek konusunda seçici Müslüman damaklarına hitap edecek helal sertifikalı yemekler sunmaktadır.
Saraybosna tarihî ve kültürel mirasının yanı sıra nefes kesen doğal güzellikleri ile de bilinmektedir. Dağlarla çevrili olan ve pırıl pırıl nehirlerin aktığı şehirde yürüyüş, kayak ve beyaz su raftingi gibi açık havada deneyimleyebileceğiniz farklı maceraların tadını çıkarabilirsiniz. Trebević Dağı'na tırmanırsanız Saraybosna şehrine yukarıdan bakarken panoramik manzaralara şahitlik edecek, derin bir huzur duyacak ve doğa ile yeniden bütünleşeceksiniz.
Saraybosna'daki helal özellikli otellerimizden birini seçin.
Saraybosna'daki konaklamanızın ardından Karadağ'ın başkenti Podgorica'ya 4 saat 20 dakikalık bir yolculuk zamanı.
Podgorica
Podgorica, Morača ve Ribnica adlı iki nehrin birleştiği noktada yer alır ve şehri 2 kısma ayırır: güneyde, eski Osmanlı şehri Stara Varoš ve kuzeyde, yemyeşil doğasıyla Yenivaroş (Nova Varoš). Zengin tarihi, farklı kültürü ve önemli Müslüman nüfusu ile Podgorica, geleneksel İslami mirasın ve modern zamanın cazibe merkezlerinin bir arada bulunduğu muhteşem bir durak.
Podgorica'nın müzeleri ve tarihi yerleri, bölgenin geçmişine dair büyüleyici bilgiler sağlar. Karadağ Ulusal Müzesi bir eser koleksiyonuna ev sahipliği yaparken, Modern Sanat Galerisi çağdaş Karadağ sanatını sergiliyor. Eski şehrin kalıntıları Stara Varoš, Osmanlı ve Avrupa mimari etkilerinin bir karışımını sergiliyor ve bu da onu keşfedilmesi büyüleyici bir yer haline getiriyor. Osmanlı dönemine ait ikonik Sahat Kula (Saat Kulesi), zarif mimarisi ile ziyaretçilerine keşfedilmeye değer bir atmosfer yaratıyor.
Podgorica'nın modern şehir merkezi Nova Varoš, Osmanlı dönemi ismiyle Yenivaroş, hareketli kafeleri, canlı pazarları ve kültürel etkinlikleriyle canlı bir atmosfer sunuyor. Merkez meydanı olan Trg Republike, yıl boyunca konserler, festivaller ve pazarlara ev sahipliği yapıyor. Ziyaretçiler yerel kültürle iç içe geleneksel lezzetleri tadabilir ve güler yüzlü yerel halkla etkileşim kurabilir.
Podgorica, şehrin İslami mirasının simgesi olan birçok camiye sahiptir. Bunların arasında, 18. yüzyıldan kalma Osmanagić Camii ve Haxhi Zeka Camii, ibadet ve tefekkür için huzurlu alanlar sunan önemli ibadet yerleridir.
Müslüman seyahat severler, Podgorica'da leziz yerel yemekler sunan helal restoranlar da dahil olmak üzere çok sayıda helal özellikli tesis ve hizmet bulacaktır. Ribnica ve Voli gibi yerel pazarlar helal yiyecekler sunarak Müslüman misafirlerinin otantik Karadağ lezzetlerinin tadını çıkarmasına olanak tanır.
Podgorica, nefes kesen doğal güzelliklerle çevrilidir. Şehrin içinden akan Moraca Nehri boyunca yürüyüş yapın ve doğal manzaraların keyfini çıkarın. Yemyeşil manzaralar, çeşitli vahşi yaşam ve manzaralı tekne turları ile yakındaki Skadar Gölü Milli Parkı, doğa severler için muhteşem bir adrestir. Ayrıca bir uçurumun içine oyulmuş Ostrog Manastırı'nı ve Grmožur adasındaki Karadağ'ın Alcatraz'ının terk edilmiş surlarını keşfedin.
Bölgeyi daha kapsamlı keşfetmek için Podgorica'dan çıkıp, Karadağ'ın Budva ve Kotor gibi göz alıcı sahil kentlerine kolayca ulaşabilirsiniz; bozulmamış plajlar, Orta Çağ'dan kalma kaleler ve büyüleyici eski şehirler sunarak dinlenmenize, su sporları yapmanıza ve Adriyatik Denizi üzerinde büyüleyici gün batımlarına tanık olmanıza olanak tanır.
Podgorica'daki helal özellikli otellerimizden birini seçin.
Podgorica ziyaretinizden sonra, 2 saat 50 dakikalık bir yolculukla güneye, Arnavutluk'un başkenti Tiran'a gitme zamanı.
Tiran
Farklı bir nüfusa ve tarihi öneme sahip büyüleyici bir destinasyon olan Tiran, İslami geleneklerin ve modern zaman cazibe merkezlerinin eşsiz bir karışımını sunar. Tiran, modern mimarinin tarihi mekanlarla uyumlu bir şekilde harmanlandığı bir zıtlıklar şehridir.
Şehrin kalbi olan Skanderbeg Meydanı, hükümet binaları, müzeler ve kültürel simge yapılar ile çevrilidir. Ulusal Tarih Müzesi, Arnavutluk'un zengin geçmişini sergilerken, Tiran Piramidi eşsiz bir mimari harikası olarak duruyor. Tiran'ın simgesi olan Saat Kulesi, şehrin panoramik manzarasını sunmaktadır.
Tiran'ın canlı atmosferi, hareketli pazarları, canlı kafeleri ve gelişen sanat ortamıyla bilinmektedir. Bir zamanlar küçük bir mahalle olan Blloku, canlı müzik performanslarının veya tiyatro prodüksiyonlarının keyfini çıkarabileceği restoranlar, butikler ve sanat galerileriyle dolu popüler bir semte dönüşmüştür.
Tiran, şehrin Müslüman kimliğini yansıtan çok sayıda camiye ev sahipliği yapmaktadır. Girift tasarımlar ve renkli fresklerle bezenmiş bir mimari şaheser olan Ethem Bey Camii, göze çarpan bir simge yapıdır. Bu kutsal mekanda namazın huzurunu yaşayın veya minaresinden çınlayan güzel ezan sesine tanık olun.
Namazgah Camii ve Kral Camii de hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli ibadet yerleridir.
Müslüman seyahat severler, Tiran'da çeşitli helal özellikli tesisler ve hizmetler bulacaktır. Şehir, Müslüman ziyaretçilerin geleneksel Arnavut yemeklerinin tadına bakmalarına olanak tanıyan helal yemekler sunan çeşitli restoranlara sahiptir. Ayrıca birçok süpermarket ve bakkal helal gıda seçenekleri sunmaktadır. Taze meyve, sebze ve helal et çeşitleri sunan Pazarı i Ri (Yeni Çarşı) gibi yerel pazarlar, kendi yemeklerini hazırlamak isteyenler için çok sayıda seçenek sunar.
Doğa severler, Tiran'a yakın mesafedeki manzaralara bayılacak. Dajti Dağı Milli Parkı, şehrin nefes kesen manzaralarını ve yürüyüş ya da teleferik gezileri gibi açık hava etkinliklerine katılma fırsatı sunar. Ayrıca Tiran Gölü, keyifli bir yürüyüş veya tekne gezintisi için huzurlu bir ortam sağlar.
Tiran'daki helal özellikli otellerimizden birini seçin.
Tiran'ı ziyaret ettikten sonra güneye, 1 saat 43 dakika süren Berat'a doğru yola çıkın.
Berat
Arnavutluk'un en eski ve en güzel şehirlerinden biri olan Berat, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndedir ve zengin tarihi ve İslami mirasıyla büyüleyici bir turizm merkezidir. İyi korunmuş Osmanlı mimarisi nedeniyle "Bin Pencereli Şehir" olarak bilinen bu şehir, kültürel cazibe ve doğal güzelliğin eşsiz bir karışımını sunuyor.
Mangalem olarak bilinen tarihi eski şehir Berat, benzersiz mimariye sahip geleneksel Osmanlı tarzı evlerin sıralandığı dar sokaklardan oluşan bir labirenttir ve birçok yöresel el işi mağazasıyla canlı bir atmosfer sunar. Şehre hakim bir tepede yer alan Berat Kalesi, ziyaretçilerini panoramik manzaralar eşliğinde antik sur kalıntılarını keşfetmeye davet ediyor.
Berat'ın nehir kenarındaki konumu, cazibesini artırıyor. Şehrin içinden akan Osum Nehri, kıyılarında keyifli yürüyüşler için mükemmel, pitoresk bir zemin oluşturuyor. İkonik bir dönüm noktası olan Gorica Köprüsü, olağanüstü manzarasıyla unutulmaz fotoğraflar çekmek için mükemmel bir mekandır.
Berat, şehrin İslami kimliğini sergileyen birkaç camiye ev sahipliği yapmaktadır. Güzel freskleri ve zarif tasarımıyla 13. yüzyıldan kalma Sultan Camii, şehrin tarihi önemini simgeliyor. 16. yüzyıldan kalma Kurşunlu Camii, ince detayları ve huzurlu atmosferiyle ziyaretçi çeken bir diğer önemli camidir.
Müslümanlar, helal özellikli tesis ve hizmetlerle Berat'ta sıcak bir ortam bulacaklardır. Her türlü damağa hitap eden lezzetli geleneksel Arnavut mutfağı sunan çeşitli restoranlar bulunmaktadır. Yerel pazarlar, ziyaretçilerin bölgenin lezzetlerini deneyimlemelerine olanak tanıyan çok sayıda taze ürün sunar.
Berat, şehrin kültürel ve tarihi güzelliklerinin ötesinde doğal güzelliklerle çevrilidir. Yakındaki Tomorr Dağı, yürüyüş ve keşif fırsatları sunarak maceracılara nefes kesen manzaralar ve doğa ile iç içe olma imkanı tanır. Osumi Kanyonu, kristal berraklığındaki suları ve göz alıcı kayalıklarıyla keşfedilmeyi bekleyen bir diğer gizli cevherdir.
Berat'taki harika otellerimizden birinde konaklayın.
Bir sonraki durağımız olan 1 saat 15 dakikalık sürüş mesafesindeki Elbasan'a hareket vakti.
Elbasan
1466 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından kurulan Elbasan, verimli, iyi sulanan bir ovanın doğu ucundaki yaylalarda, Şkumbin Nehri'nin kuzey kıyısında yer almaktadır. Bölgedeki diğer Yunan şehirlerinde olduğu gibi, 2. Dünya Savaşı'na kadar nüfusun yaklaşık yüzde 85'i Müslümandı. Eski surların mimari kalıntıları hala görülebilmektedir. Sıcak misafirperverliği ve zengin kültürel ve tarihi mirasıyla bu büyüleyici şehir, ziyaretçilerini İslami gelenekleri keşfetmeye ve kendilerini otantik Balkan atmosferine kaptırmaya davet ediyor.
Elbasan, şehrin güçlü Müslüman kimliğini yansıtan birçok camiye ev sahipliği yapmaktadır. 15. yüzyılda inşa edilen Kral Camii, Elbasan'ın tarihi öneminin bir simgesi olarak duruyor. Güzel mimarisi ve sakin ambiyansı ile ibadet ve tefekkür için huzurlu bir alan sağlar.
Kale Mahallesi olarak bilinen Eski Kent, kalan iki antik surla kentin geçmişine bir bakış sunan 4. yüzyıldan kalma Elbasan Kalesi gibi tarihi yerlerin bulunduğu bir keşif noktasıdır. Kale alanında, geleneksel Osmanlı tarzı evlerin sıralandığı Arnavut kaldırımlı sokaklar, etkileyici Saat Kulesi ve iki su kaynağı bulacaksınız. Dar sokakları ve ara sokakları keşfeden ziyaretçiler, şehrin sanatsal geleneklerini sergileyen yerel zanaat dükkanlarını da keşfedebilirler.
Kale Mahallesi'ndeki hareketli Elbasan Çarşısı'nda ziyaretçiler kendilerini yerel kültüre kaptırabilir ve geleneksel el sanatlarından yöresel ürünlere ve lezzetli atıştırmalıklara kadar çeşitli ürünler bulabilirler. Çarşı, şehrin günlük yaşamına otantik bir bakış sunuyor ve sıcak kanlı yerel halkla etkileşim kurma fırsatları sunuyor.
Şehir, geleneksel Arnavut yemekleri sunan çok sayıda helal restoran sunmaktadır ve yerel pazarlar, helal yiyecek ve malzemeler için geniş seçenekler sunmaktadır.
Elbasan'ın doğal güzellikleri de şehrin cazibesini artırıyor. Yakındaki İşkomi Nehri, nehir kıyısında keyifli yürüyüşler yapmak, piknik yapmak veya balık tutmak için ideal ortamlar ve dinlenmek için sakin bir atmosfer sunmaktadır.
Yola çıkma ve doğuya, yaklaşık 5 saatlik bir sürüşle Yunanistan'ın Selanik şehrine gitme zamanı.
Selanik
Termaikos Körfezi kıyıları boyunca uzanan Selanik, Yunanistan'ın en güzel şehirlerinden biri olarak bilinir. Zengin tarihi, canlı kültürü ve İslam mirasıyla Yunanistan'ın en büyük ikinci şehri, Müslüman seyahat severler için büyüleyici bir destinasyondur. 1430'dan itibaren 482 yıl boyunca şehir, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli bir şehriydi. 1923 Lozan Antlaşması Yunanistan ile Türkiye arasında Müslüman ve Hıristiyan mübadelesini zorunlu kılana kadar minareler şehrin silüetini süslüyordu. Ancak mübadele şehrin asırlık Müslüman cemaatinin yok olmasına ve birçok anıtının yıkılmasına yol açtı.
Selanik, hâlâ şehrin İslami mirasını sergileyen birkaç camiye ev sahipliği yapmaktadır. Hamza Bey Camii, zarif mimarisi ve huzur verici atmosferi ile dikkat çeken bir simgedir ve Alaca İmaret Camii, cami, aşevi ve hamamın bulunduğu tarihi bir külliyedir.
Selanik'in zengin tarihi, arkeolojik alanları ve tarihi simge yapılarında da görülebilir. Beyaz Kule, bölgenin panoramik manzarasını sunar ve Selanik'in geçmişini gözler önüne seren bir müzeye ev sahipliği yapıyor. Aslen bir türbe olarak inşa edilen Rotunda, tarih boyunca kilise ve cami olarak da hizmet vermiştir ve şimdi şehrin farklı kültürel mirasını yansıtan büyüleyici bir anıttır.
Şehrin canlı atmosferi, canlı sokakları ve hareketli pazarları ile bilinir. Kafeler, mağazalar ve restoranlarla dolu Aristotelous Meydanı, dinlenmek ve şehrin enerjisini içinize çekmek için mükemmel bir yer sunuyor. Hareketli bir çarşı olan Modiano Pazarı, ziyaretçileri kendilerini Selanik'in tatlarına ve aromalarına kaptırmaya davet eden, yerel ürünlerden oluşan bir hazinedir.
Şehir ayrıca lezzetli helal yemekler sunan çok sayıda restorana sahiptir ve ziyaretçilerin beslenme tercihlerine bağlı kalarak geleneksel Yunan yemeklerinin tadını çıkarmalarına olanak tanır. Çeşitli taze ürünler ve helal malzemeler sunan yerel pazarlar, kendi yemeklerini hazırlamak isteyenler için geniş seçenekler sunar.
Doğa severler için de Selanik büyüleyici doğal manzaralar sunuyor. Yunanistan'ın en yüksek dağı olan Olimpos Dağı, yürüyüş, doğa yürüyüşleri ve nefes kesen manzaraların keyfini çıkarmak için fırsatlar sunar. Sadece kısa bir sürüş mesafesindeki Halkidiki'nin güzel plajları, dinlenmek ve su aktiviteleri için mükemmel bir kaçış sağlar.
Selanik'in en iyi otellerinden birinde konaklayın.
Selanik'teki konaklamanızdan sonra doğuya Gümülcine'ye doğru 2 saat 50 dakikalık bir yolculuğa hazır olun.
Gümülcine
Rodop Dağları'nın eteklerine yakın Trakya ovasında yer alan tablo güzelliğindeki Gümülcine kasabası, doğal güzelliği ve geleneksel unsurları bir araya getiren Yunanistan'ın en güzel mimarilerinden bazılarına ev sahipliği yapar. Hristiyanlar ve Müslümanlar Gümülcine'de yüzyıllardır uyum içinde yaşamaktadırlar. Müslüman seyahat severlere kültürel mirasın, sıcak misafirperverliğin ve canlı bir atmosferin eşsiz bir karışımını sunar. Gümülcine, yukarıda bahsedilen 1923 nüfus mübadelesinin dışında kalan, Osmanlı döneminden beri burada yaşayan ve Türkçe konuşan oldukça büyük bir Müslüman azınlığa ev sahipliği yapmaktadır. Şehrin simgesi, 1884 yılında Sultan Abdülhamid'in dua anıtı olarak inşa edilen Osmanlı Saat Kulesi'dir. 19. yüzyıldan kalma Yeni Camii'nin yanında yer alır ve Yunanistan'da 1580'lerden kalma İznik çinileriyle ayakta kalan tek yapıdır.
Etkileyici toplam dokuz camiye ev sahipliği yapan Gümülcine, İslami kimliğinin çoğunu korumuştur. Osmanlı döneminden kalma Eski Camii, çarpıcı mimarisi ve huzurlu ortamıyla önemli bir simge yapıdır.
Gümülcine'nin zengin çok kültürlü mirası, sayısız müzesinde açıkça görülmektedir. Bunların arasında Gümülcine Folklor Müzesi, geleneksel kostümler, el sanatları ve eserler sergileyerek bölgenin geleneklerini ve kültürel mirasını sergiliyor. Gümülcine Arkeoloji Müzesi, şehrin tarihine ışık tutan antik eserlerden oluşan bir koleksiyon sunuyor.
Merkez meydan Eirini Meydanı, ziyaretçilerin yerel lezzetlerin tadını çıkarabileceği ve şehrin canlı enerjisini içinize çekebileceği kafe ve restoranlarla çevrili popüler bir buluşma yeridir.
Şehir, lezzetli helal yemekler sunan çok sayıda restorana sahiptir ve çeşitli taze ürünler ve helal malzemeler sunan yerel pazarlar, kendi yemeklerini hazırlamak isteyenler için geniş seçenekler sunmaktadır.
Gümülcine'nin Rodop Dağları'nın eteklerine yakınlığı nefes kesen manzaralar eşliğinde yürüyüş ve doğa yürüyüşleri için fırsatlar sunar. Korunan bir sulak alan olan Meriç Deltası, kuş gözlemcileri ve doğa tutkunları için kaçırılmaması gereken bir destinasyondur.
Gümülcine'nin en iyi otellerinden birinde konaklayın.
Yolculuğunuzdaki bir sonraki adım Dedeağaç'a arabayla 45 dakika.
Dedeağaç
Deniz ve kara yollarının kavşağında yer alan Dedeağaç, Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlıyor. Bir zamanlar bir balıkçı köyü olan bu canlı kıyı kenti, zengin tarihi, çeşitli kültürel mirası ve çok sayıda ilgi çekici yeri ile sıcak ve kapsayıcı bir atmosfer sunuyor.
Şehrin dört bir yanında namaz kılmak için gidebileceğiniz camiler mevcut. Özellikle şehir merkezinde yer alan tarihi Dedeağaç Camii, bölgenin Osmanlı mirasını sergileyen bir mimari cevherdir.
Kentin kültürel simge yapıları arasında bölgenin kültürel mirasını sergileyen Trakya Etnoloji Müzesi yer alırken, Belediye Sanat Galerisi Dedeağaç'ın sanatsal sahnesine bir bakış sunuyor.
Ayrıca, Dedeağaç'ın bir asrı aşkın süredir gururla ayakta duran ikonik Deniz Feneri ve muhteşem Egnatia Arkeoloji Parkı, manzaraya karşı yürüyüş yapmak ve rahatlamak için mükemmel yerlerdir. Dedeağaç Plajı, kristal berraklığında turkuaz sulardan oluşan geniş bir kıyı şeridi boyunca uzanır ve açık renkli kum ve çakıllarla kaplıdır.
Dedeağaç, etli kebaplardan leziz vejetaryen mezelere kadar leziz ve otantik yemekler sunan restoran ve lokantalarla doludur. Müslüman ziyaretçiler, helal malzemelerle hazırlanan geleneksel Yunan mutfağı da dahil olmak üzere çeşitli lezzetlerin tadını çıkarabilirler.
Dedeağaç'ta bulunan otellerimizden birinde konaklamanın keyfini çıkarın.
Dedeağaç'tan, yolculuğumuzun bir sonraki durağı olan ve yaklaşık bir saatlik sürüş mesafesindeki İpsala'ya ulaşmak için sınırı geçerek Türkiye'ye geçme zamanı. Bu destansı Sıla Yolu'nun son durakları için Türkiye'ye vardığınızda, yol boyunca keyif aldığınız yaşamı güzelleştiren deneyimler ve yolda keşfettiğiniz zengin Osmanlı tarihi asla unutamayacaksınız!
İpsala
Edirne'nin şirin bir ilçesi olan İpsala, ziyaretçilerine eşsiz ve kültürel açıdan sürükleyici bir deneyim sunuyor. Tarihi yerleri, sıcak konukseverliği ve İslami mirasıyla İpsala, mola vermek için muhteşem bir adres.
İpsala'daki Müslüman seyahat severler için en önemli cazibe merkezlerinden biri, çarpıcı mimarisi ile muhteşem bir Osmanlı camisine dönüştürülmüş Gotik bir katedral olan Alaca Mustafa Paşa Camii'dir.
İpsala aynı zamanda şehrin zengin geçmişine bir bakış sunan, iyi korunmuş bir ortaçağ kalesi olan İpsala Kalesi gibi pek çok tarihi mekana da ev sahipliği yapmaktadır. Ziyaretçiler duvarları ve kuleleri ziyaret edebilir ve çevredeki panoramik manzaranın keyfini çıkarabilir.
İpsala, ziyaretçilerin nehir kıyısında huzurlu yürüyüşler yapabileceği veya balık tutma ve tekne gezintisi gibi eğlence etkinliklerine katılabileceği Meriç Nehri'nin yakınında yer almaktadır.
İpsala ayrıca çeşitli helal yiyecekler ve geleneksel Türk lezzetleri bulabilecekleri canlı bir yerel pazara sahiptir. Pazar, çeşitli taze meyveler, sebzeler, baharatlar ve diğer helal ürünler sunmaktadır.
İpsala, Müslüman seyahat severlere konforlu ve tatmin edici bir konaklama sağlamak için helal yiyecek seçenekleri, ibadet yerleri ve diğer olanaklarla birçok otel sunmaktadır.
İpsala'dan arabayla yaklaşık 1 saat 30 dakika mesafede bulunan Tekirdağ için yola çıkma zamanı.
Tekirdağ
Tekirdağ, zengin bir tarih, kültür ve İslami miras karışımı ile kesinlikle görmeniz gereken bir şehir. Camileri, helal yemek seçenekleri ve çeşitli cazibe merkezleri ile Tekirdağ, tatmin edici ve unutulmaz bir deneyim arayan ziyaretçiler için sıcak bir ortam sunuyor.
Tekirdağ, şehirde İslam mimarisinin bir simgesi olarak kabul edilen güzel bir yapı olan Namık Kemal Camii de dahil olmak üzere çok sayıda camiye sahiptir.
Tekirdağ'ın tarihi ve kültürel mekanları arasında tarihi bir konakta yer alan Rakoczi Müzesi yer almaktadır. Şehrin geçmişine dair fikir veriyor ve Macar asilzade Francis II Rákóczi ile ilgili eserler sergiliyor. Bölgeden arkeolojik buluntular ve etnografik eserlerin sergilendiği Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.
Doğa severler için Tekirdağ nefes kesen manzaralar ve Tekirdağ Kent Ormanı gibi yürüyüş, koşu ve keşif için huzurlu bir ortam sağlayan açık hava etkinlikleri sunmaktadır.
Tekirdağ'ın Marmara Denizi kıyısındaki konumu, onu yüzme tutkunlartı için ideal bir destinasyon haline getiriyor. Şehrin kıyı şeridi, ziyaretçilerin rahatlayabilecekleri, yüzebilecekleri ve güneşlenebilecekleri güzel kumsallara sahiptir. Marmaraereğlisi ilçesinde kadınlara özel hizmet veren bir plaj da bulunuyor.
Geleneksel kebap ve mezelerden deniz ürünleri spesiyalitelerine kadar farklı damak zevklerine hitap edecek birçok seçenek var. Şehri gezerken Tekirdağ Köftesinin tadına bakmayı unutmayın.
Tekirdağ'da helal özellikli bir otelde konaklayın.
1 saat 50 dakikalık sürüş mesafesindeki son varış noktamız olan İstanbul için yola çıkıyoruz. Sıla Yolu'nu üç İmparatorluğun başkenti olan şehirde bitirmekten daha iyi neresi olabilir?
İstanbul
İki kıtaya yayılan hareketli metropol İstanbul, sürükleyici ve kültürel açıdan zengin bir deneyim arayan ziyaretçiler için dikkate değer bir destinasyondur. Köklü İslami mirası, çok sayıda camisi, helal yemek seçenekleri ve İslami cazibe merkezleri ile İstanbul mutlaka görülmeli.
İstanbul'daki sayısız cami arasında en ünlüsü, çarpıcı mavi çinileri ve zarif mimarisiyle muhteşem Sultan Ahmed Camii'dir. Bir başka ikonik cami, Mimar Sinan'ın kalfalık eserim dediği Süleymaniye Camii'dir.
Bizans döneminden kalma eski bir kilise olan ancak fetihten sonra camiye dönüştürülen Ayasofya Camii, ziyaretçilerin bir diğer odak noktası. Osmanlı padişahlarının sarayı olarak hizmet veren Topkapı Sarayı'nda, Hazreti Muhammed'in (sav) kutsal emanetleri de dahil olmak üzere geniş bir İslami eser koleksiyonu sergileniyor.
İstanbul gastronomik olarak Türkiye'nin küçük bir özetidir. Şehrin dört bir yanında her türlü damağa hitap eden restoranlar bulabilirsiniz. Boğazın taze balıklarını, geleneksel kebapları, ve daha pek çok mutfak türünü bulmanız mümkün.
Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı, bir alışveriş şöleni ile kendinizi şımartabileceğiniz canlı pazar yerleridir. Bu hareketli pazarlar, geleneksel giysiler, halılar, baharatlar ve hediyelik eşyalar dahil olmak üzere geniş bir ürün yelpazesi sunmaktadır.
Dinlenmek için, Yıldız Parkı ve Emirgan Parkı gibi şehrin halka açık parkları ve sahil alanları huzurlu dinlenme yerleri sunar. Boğazda tekne gezisine çıkarak İstanbul'un denizden manzaralarının keyfini çıkarın.
Şehir, otobüsler, tramvaylar ve feribotlar da dahil olmak üzere, farklı mahallelerde gezinmeyi ve keşfetmeyi kolaylaştıran kapsamlı bir toplu taşıma sistemine sahiptir.